Bugün için elde edilen verilere göre antibiyotikler, mikrobiyota bileşiminde değişikliğe neden olabileceği gibi farklı fizyolojik mekanizmalar ve gen düzeyindeki değişikliklerle de obezite zeminini hazırlayabilirler.
Mikrobiyota içeriği farklılığı

Obezitenin, Firmicutes şubelerindeki (fillum) ARTIŞ ve Bacteroidetes şubelerindeki (fillum) AZALIŞ ile ilişkili olduğu yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir.
Yapılan bir çalışmada obez ve obez olmayan bireylerin Bacteroidetes miktarı arasında bir fark bulunamamıştır.
Obezite ile ilişkili bağırsak mikrobiyotasının işlevi, bağırsakta besinlerden alınan enerjiyi önemli ölçüde arttırmaktır.
Çocukluk çağı obezitesinin prevalansındaki artış sağlıkta karşılaşılan en büyük sorunlardan biridir. Özellikle iki yaşına kadar kullanılan antibiyotiklerin çocukluk çağında fazla kilo veya obezite ile arasındaki ilişki epidemiyolojik çalışmalar ile ortaya konmaktadır.
Mikrobiyota yapısında farklı değişiklikler olmasına rağmen mikrobiyota esas olarak dört filum üyesinden meydana gelmektedir: Firmicutes, Bacteroidetes, Actinobacteria ve Proteobacteria
Bağırsak mikrobiyotası bileşimini etkileyecek olan birçok faktör bulunmaktadır. Tahmin edebileceğimiz gibi; doğum, beslenme, yaş, genetik, iklim ve coğrafik yerleşim gibi faktörlerle değişime uğrayabildiği gibi tedavi amacıyla alınan ilaçlardan da önemli ölçüde etkilenebilmektedir.
İleri okuma: Probiyotikler ve Sağlıklı Bir Mikrobiyota – Nasıl Beslenmeliyiz?
Antibiyotik kullanımı ve mikrobiyota değişimi
İki yaşından sonra bağırsak mikrobiyotası daha stabil kalmaktadır. Bu nedenle antibiyotiklerin mikrobiyota üzerindeki etkisi iki yaşına kadar olan dönemde daha önemlidir. Yapılan çalışmalar, ilk 6 ayda antibiyotik kullanan bebeklerin antibiyotik kullanmayan bebeklere göre daha fazla kilo aldığı göstermiştir.
Antibiyotik kullanımı ve obezite
Aşırı kilolu olma ve obezite için, genetik yakınlık ve öğrenilmiş davranışların etkisi uzun yıllardır tartışılmaktadır. Multifaktöriyel bir gelişimi olan obezite, temel olarak enerji alımının artması ve harcamanın azalmasının sonucunda ortaya çıkmaktadır. Enerji dengesinde önemli bir rol oynayan ve obezitenin oluşumunda etkisi oluğu düşünülen bir etmende bağırsak mikrobiyotasıdır.
Bağırsak mikrobiyota kompozisyonunun değişiminde çeşitliliğin %57’sinin diyet değişimi ile ilişkili olduğu sadece %12’lik kısmının genetik farklılık ile ilişkili olduğu belirlenmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde iki yaşına kadar ortalama üç kez antibiyotik tüketimi olduğu ve bu sayının 10 yaşına kadar ona çıktığı bildirilmektedir. Bu durum aslında benzer gelişmiş ülkelerde de aynı oranlara sahiptir. Gelişmemiş ülkelerde ise bu oranın daha yüksek olabileceğini tahmin etmek zor değildir.
Bakteriyel enfeksiyonların oluşma olasılığından dolayı yeni doğana ampirik (deneysel) antibiyotik verilebilmektedir.
Çocukluk çağı obezitesi ile ilgili yapılan çalışmalar
Yetişkinlerde çocuklara göre, antibiyotik kullanımına bağlı mikrobiyota değişiminin daha az olduğu ve stabil duruma daha hızlı geri döndüğü öngörülmektedir.
İngiltere’de 11.000 çocuğun dahil olduğu başka bir epidemiyolojik çalışmada erken dönem antibiyotik alımının özellikle 38 haftadan itibaren aşırı kilo artışına neden olduğu ve erkek çocukların kız çocuklarından daha fazla etkilendiği gösterilmiştir.
Toplam 13 çalışmanın ele alındığı bir meta analizde, 527.504 çocuk değerlendirmeye alınmıştır. Tüm çalışmalarda, erken dönemde antibiyotiğe maruz kalma ile çocukluk çağı obezitesi arasında yüksek oranda ilişki gösterilmiştir.
Sonuç
Erken dönem çocuklukta geçirilen enfeksiyonların çocukluk çağı astım, alerji ve tip I diabetus mellitus gibi kronik hastalıkların gelişiminde etkili olduğu bilinmektedir. Hızlı tanı kitlerinin kullanımı, hekimler arasında akılcı antibiyotik kullanımı hakkında farkındalığın arttırılması iki yaş altı çocuklarda daha az antibiyotik kullanımını sağlayabilir.
Kaynak